Pages

20 Kasım 2013 Çarşamba

Nasıl geçti haberli, o güzelim YAZ...

Çok zaman oldu yazmadım, yazamadım.
Konular biriktikçe birikti ve bu arada güzelim yaz geçti…
Kendisi uzun, yazması kısa, tadı damağımızda güzelim yaz ayları genel olarak bizim için de güzel geçti. Yaz boyunca iki tane bayram, bir mezuniyet, 1 ay çocuklarla evde baş başa vakit geçirme imkanı, birkaç düğün ve nikâh, bir iki ev gezmesi ve en önemlisi ilk tatilimizi geçirdik.

Haziran ayında kız kardeşim, Ömer & Elif& Emir’in “tiiizee”si mezun oldu, artık yollarını gözleme derdimiz bitti, İstanbul’da bizimle. Özlersek Aslıcıkkkkkkk  ( bu arada Aslı, benden 10, abimden 13 yaş küçük olduğundan ailemizin en ufağı,hep ufağı simgesi olarak adının sonuna cık eklenmiştir, hala da böyle davam ediyor) gel diyoruz geliyor, çoğu zaman gel dememize gerek kalmıyor “ya ben  çok özlüyorum” diyip çıkageliyor. 
Oyunlar oynuyor, dans ediyorlar, geziyorlar, sohbet ediyorlar, teyzelerinin telefonlarına pek meraklılar arada araklayıp bir köşede kurcalamaya koyuluyorlar :)

Temmuz ayında mübarek Ramazan ayı ile sahur-iftar telaşı, iftar yemekleri, iftar davetleri koskoca Ramazan ayını harala gürele geçirdik. Eskisi gibi kalabalık iftar davetlerimiz olmasa da mütevazi soframızda iftar- sahur yaptık hep beraber.
Ramazan Bayramı tatili itibariyle ananemizi memlekete gönderip, bayram sonuna 2,5 hafta yıllık izin alarak 1 ay evde ananesiz, servis,iş, mesai, ne giyineyim derdi olmadan bebeklerimle, meleklerimle geçirdim Ağustos ayını. İlk hafta kabus gibi geçti, annede uyumayan, anneden yemeyen ama anne isteyen 3 bebek. Naz, kapris hat safhada,ister delir, ister çıldır :) Annemin dediğine göre benim işte olduğum zamanlarla, evde olduğum zamanki çocuklar arasında uçurum var :) "bunlar sana yapıyorlar" diyor annem. Ben eve gelince bir ağlamalar, nazlar, kaprisler. 
Neyse ki ilk hafta kabus olan izin günlerimde yavaş yavaş sakinleştik, alıştık, sakinleştik.

Suyu biberonla içmekten bardakla içmeye terfi ettik. Artık suyu içmek istediklerinde “suuuuuuuu, bardaktannnnnn” diye istiyorlar. Pek bir hoşlarına gidiyor bardakta su içmek. Biri isteyince diğerlerinin de aklına geliyor sıra ile kuş gibi su içiyorlar :)

Bir başka önemli gelişme de 20. ay itibariyle Ağustos ayında öğlen uykumuzu ikiden teke düşürmek oldu. Gece uykuları hala olmayan bu bebekler için; az az kalitesiz uykudan sa tek ama kaliteli öğlen uykusu temennimiz gece uykularının düzelmesinde işe yaramadı. Kaliteli öğlen uykusu kısmında ise işe yaradı mı bilmiyorum; uyuyan çocuk yine uyuyor, uyumayacak olan yine en fazla 45 dakika 1 saatte uyanıyor. Sabah 06:30-07:00 arası güne başlayıp 12:00-13:00 arası öğle uykusuna geçiyorlar; akşam ise 20:30 da başlayan alt değiştirme, pijama giyme, uykuya ikna etme çalışmalarımızın sonuç verdiği saate gencel 21:00-21:30 arası uyuyoruz.

Ağustos ayında izinde olduğum günlerde akşam saatlerinde hava serinleyince çocukları dışarı çıkardım, bazen yardımcımızla bazen yalnız binamızın arkasındaki büyük otoparkta top oynadık. Bu üç kişilik çete her akşam sigara izmariti, mandal parçaları, yada ufak taşları ağızlarına atana kadar oynayıp, kontrol benden çıkınca alel acele fırça yiyerek eve çıkartıldılar . Ertesi akşam aynı senaryo devam:)
Yaz günü dışarıda top oynayan çocuk olur da dizleri yarasız olur mu?
Maalesef Emir ile Elif de ilk yaralarını aldılar dizlerine.



Sonra bu yaz  ilk defa özene bezene resim defteri ve boya kalemi aldım. Kalemleri birbirlerinin gözlerine sokarlar bir yerlerine batırırlar diye vermemiştik. Bu nedenle kısa kuru boya almayı tercih ettim.Elif ile Ömer aşağıdaki resimdeki gibi heyecanlı ve uslu uslu boya yaparken; Emir Efendi boyaları yemeye çalıştı. O'na vermeyince de bastı yaygarayı. Gözetimde verirsem yine yemeye çalıştı hala da yeme eğiliminde :) Aşağıdaki fotoğrafta 3 çocuk arasında bir farkı görebilirsiniz :)
Efendim annemin kızıyım. Canımıza dur, rahat vermeyi bilmeyiz. İşe gidemezsem evde kendime iş çıkarırım. Veee güzelim yaz ayının en güzel nimetlerinden olan miss gibi Çanakkale domatesinden kış ayına hazırlık domates konservelerimi yaptım. Mahallenin pazarını keşfedip, mis kokulu şeftalilerden reçeller pişirdim. Kış ayları için salçalar, domates konserveleri, reçeller hazır :)

Bu aradaaa yaz aylarındaki düğün, doğum günü gibi davetler katıldık biz MAaile;
Mesela; bu fotoğrafta Ebru Tiryaki teyzelerine yaptığımız surpriz doğum günü partisinden; Ebru teyzelerini işten yorgun argın geldiği evinin bahçesinin baş köşesinde karşıladılar.
Mesela Merve Teyzelerinin  en mutlu gününde yalnız bırakmayıp nikahlarına; Emre abilerinin sünnet düğününe katıldılar. Elif takı töreni esnasında fotoğraf çekilen davetlilerinin önünden ayrılmayıp her fotoda çıkarken, Ömer ile Emir balon peşinde koşmayı tercih ettiler :)

Yaz aylarını geride bıraktık. Havaların soğuması, günlerin kısalması ve kararması, yeni virüsler, yine hastalıklar ve bu arada geçecek olan zaman. Hep diyorum; büyüyorsunuz, büyüyorum. Sizlerin hayatınızın ilklerini sizlerle bende yaşıyorum. Yanınızda olmaya, elinizden tutmaya, canımdan can katmaya çabalıyorum. "Elle tutulabilir ve sayılabilir" imkanlarımızın sınırı olsa da ben size verebileceğim sonsuz sevgi, ilgi,şefkat,merhamet derdindeyim....
Kocaman bir yaz geçti, büyüyorsunuz, büyüyorum...


Ömür boyu aynı yolda hep beraber yürümeniz dileğiyle...