Pages

9 Ekim 2012 Salı

Lo-hu-sa-lık

Okunuşu kulağa hoş gelen, "annelik" ile beraber geldiğinden en hoşundan gelen, yaşarken  en mutlu olduğum, Allah’ın verdiği en güzel hediyelerime kavuştuğum,en zoru gördüğüm, en uykusuz, en yorgun, en yalnız, en annemi anladığım ve ona muhtaç olduğum, her geçen gün beni eritmeye çalışan; lohusa tacı takmak dışında  tadını çıkaramadığım; şimdi yazmaya çalışırken nasıl anlatacağımı bilemediğim kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir dönem lo-hu-sa-lık.

06 Aralık gecesi sezeryan sonrası yatağıma geldiğimde karnımda çok derin bir acı hissediyordum, aynı anda içim, ruhum, canım ise 2 kat aşağıda yoğun bakım odasında yoğun bakım altında olan 3 bebeğimi henüz görememiş olmamanın derin acısı içindeydi. Öncelikler değişmiş annelik başlamış bile... Sabaha kadar gözümü bile kırpmadım, o halimle hadi deseler acı sızı görmez bebeklerime koşardım.

Ertesi gün 1 defa içeri girmeme izin verilen yoğun bakım odasını; günde 2 defa 1 saat açılan stordan bebeklerimi izleyerek geçtiği lohusalığım ilk iki haftası. Normalde 2 gece olan hastane doğum paketini 4 güne çıkardık. Hem çocuklarla aynı binada olmanın verdiği manevi huzur hem sütlerin hemen teslim edilebilmesi hem misafirlerimizi hastanede rahat ağırlayabilmek ve ulaşılabilir olmak güzeldi ama hastane virüsü tehlikesi nedeniyle daha uzun kalmamıza izin vermedi doktorumuz. Doğum yaptığım hastane evime çok uzak olduğundan; hastaneden çıkınca biraz abimlerde biraz annemlerde kaldık. Öyle acım sancım vardı ki değil bir başkası kendim için bile olsa şuradan şuraya hareket edecek gücüm yokken  ilk 11 gün boyunca her gün  12.00-13.00 ve 18.00 -19.00 saatleri arasında hastanede oldum ve 1 saat boyunca ayakta durup camdan izledim bebeklerimi. Bazen tansiyonum düştü bazen acıya dayanamadım oturma ihtiyacı duydum ama günün en güzel saatleri onlardı. Dünyanın en güzel mücevherlerini izler gibi izleyip izleyip döndük.  İlk günler beslenmeleri midelerine direk giden bir hortum ile yapıldı. Birkaç gün sonra biberonu denettiler, bebeklerin emme refleksi çok önemli. 15 Aralık'ta hastaneden aradılar; bebekler emerek beslenmeye geçtiler, hastaneye gelin emzirmeyi deneteceğiz diye. Bu bebekleri kucağıma alacağım kokularını duyacağım yüzlerini göreceğim demekti. 11 de hastanede oldum, özel önlük, bone, maske, steril işlemlerinden sonraaa yoğun bakım kapısının hemen arkasındaki ufacık odada emzirmeye hazırdım. Kalbim ağzımda, ilk Ömerciğim geldi; ammannn minicikmiş uzaktan makinenin içinde büyük görünüyormuş meğer.  Kucağıma aldım ohhhh işte o an oğlum kollarımda. Emzirmeyi öğretmeye çalıştı hemşire hanımlar ama yok Ömer efendinin hiç efor sarf etmeye niyeti yok. Emmedi. O yanımdayken Elif Tanem'i getirdiler. Elif'im, Elif Tanem'i aldım kucağıma en sonunda kavuştum.  lO ise biraz emdi 3-5 dk içinde bıraktı. Ayaklarım yerden kesilmiş döndüm eve. Ve Elif  ve Ömer’i   tam 11 gün sonra 17 Aralık günü hastaneden bebekleri teslim almamız için haber verdiler. Emir’in ise biraz daha kalması gerekiyordu.

17 Aralık günü sabah 10:00 da bu sefer içeri süt teslim etmek için değil de bebeklerimi almak için hazır bekliyordum. Kıyafetlerini içeri verdik. Heyecanla beklemeye başladık, hastane çıkışlarımızı giydirdiler. Araba mideleri bulanmasın diye aç olduklarını söyledikler. Veee Ömer’i annemin Elif’imi benim kucağıma verdiler ; Emir’im ise soğuk kuvözde kollarıma gelmek için biraz daha beklemek zorundaydı :) ve işte şimdi başlıyordu lohusalığım…

Soğuk mu soğuk olan 17 Aralık günü; E-5 de Kadıköy istikametinden Tuzla’daki evimize ilerliyoruz, arabanın ısısı 28-29 derece, kollarımızda bebeklerimiz, Emir’im ise hastanede; radyoda ilhan şeşen çalıyordu; “bana göre aşk laftan ibaret sana göre hayatın anlamı..” hayatın anlamı ve önceliği değişmiş ilerliyorduk evimize.

20 Aralık'ta hastaneden aradılar; yarın sabah bebeğinizi emzirmek için dediler. Gelmem miiiiiiiii uçarım kaçarım gelirim, yavrumu 3 gündür camdan da olsa göremiyorum zaten. Ertesi gün Emir’ime kavuştum. En ufak olmasına rağmen yarım saat emdi, kaldı kucağımda. En azimlisi çıktı. 5 gün sonra Emir de artık evindeydi. Bu sürede biraz bebek bakımı, süt hazırlanması içirilmesinde deneyim kazanmıştım diyebilsem de Emir’imin de kollarıma gelmesiyle her şey sıfırlandı, değişti, 3 bebek, 3 prematüre bebek, emzirmenin yasak olduğu, çabuk yorulduğundan biberonla beslenmesi gereken 30cc sütü 30 dakikada içebilen, gaz sancıları, nedenini bilmediğimiz ağlamaları ile daha çok küçük olan ufak 3 dünya yolcuları… Ben ise çaresizdim, birden 3 bebek sorumluluğu yüklendi omuzlarıma, en büyük korkum çocukların bakımında eksik kalıp, bakamayacağım. Zaman zaman dibe vurdum, günler geceler birbirinin içinde çoğu zaman günde sadece 1 saat uyku ile sanki her gün aynı geçecek bugünler bitmeyecek bu yük her geçen gün beni bitirecek gibi. En dibe vurduğumda annem oldu yanımda, sakin sakin, güzel güzel destek oldu. Rahatlattı anneliğimin güzelliklerini yaşamama yardımcı oldu, çoğu zaman yükümü o aldı taşıdı, yüklendi yükümü hafifletti. Ve elbette anne yarım teyzem ve kardeşimin de hakkını vermem lazım, başta bebeklerin bakımında olmak üzere her konuda bana destek olmaya çalıştılar, yanımda oldular.


Hastene çıkışında doktorumuzun önerisi üzerine medikaleciye uğrayıp korse aldık. Kocaman kesikli kocaman göbeğime nasıl korse takacağımı bilmiyordum ama bir ikiz annesinin mutlaka tak acın hafifleyecek demesi üzerine hadi alalım dedim. Ayrıca doğum sonrası çok çok fazla sırt ağrısı yaşadım. Doktorum bebeklerin doğumuyla vücut ağırlık dengesinin değişmesine bağlı olduğunu söyledi. En az 3-4 ay ağrı çektim, hatta anneme göre kamburlaştım. Bu dönemde karnımı toplaması için aldığım lohusa korsem çok işime yaradı. Bel ağrılarım azaldı. Karnımı da topladı. Kesinlikle öneririm. 

Üçüz annesi önerisi:

  • Olabilecek ilk imkanda uyuyun, uyuyun, uyuyun, uyuyun… 1 dakika da olsa 5 dakika da olsa her ne kadarsa uyuyun :)
  • Özellikle ikiz-üçüz bebeğiniz olacaksa; kimin bebek bakımında size yardımcı olacağı kesin olarak netleşsin. Hele bir doğsunlar da bakarız demek; doğduklarında büyük yorgunluk ve bakıcı sıkıntısı getiriyor.
  • Bol bol t-shirt alın, bebekleri kucağınıza alınca onları rahatsız etmesin diye dantelsiz, pulsuz, süssüz, %100 pamuk t-shirtler. Gazlarını çıkartmak için kucağınıza aldığınızda kusabilirler. Yada  hijyen nedeniyle sık sık değiştirmek gerekecektir.
  • ORTHOSOFT  - OS4312Hamile korsesi. 
  • İkili süt sağma makinesi kullanın, zamandan tasarruf edin, tek tek uğraşmayın.
  • Yapabiliyorsanız bol bol fotoğraf çektirin bu dönem zor ama hızlı geçiyor.
  • Kimseye kulak asmayın her çocuk başka, herkesin anlatacak bir hikayesi var ama bu sizin hikayeniz.
  • Çok zor ama geçecek...


Bu dönemde bebek bakımı ile ilgili yaşadıklarımızı ayrı bir kalemde yazacağım eğer bana , lohusalık dönemime dönecek olursak aşağıdaki önerilerimi sizinle paylaşmak isterim.

0 yorum: