Sevgili okur, doğacaklar,
doğdular, birinci yaşları, ilk adımları, ilk sözcükler derken zaman sadece
bebeklerim için geçmiyor, ben de büyüyorum ve benim doğum günüm.Yaz çocuğuyum, ikizler burcu, çene
kuvvetli, pratik, hızlı,insan ilişkileri kuvvetli. İşte bundandır kışı sevmiyorum, her yıl baharın gelişi
ruhuma ilaç gibi gelir. Üstelik artık kış aylarını sevmemem için çok geçerli
nedenim var. Kış demek virüs demek, hastalık demek, biri hastalanınca kalan ikisine
de geçmesi demek, ateşli bebekler, sümük, uykusuz geceler demek :) Hal böyle olunca kış boyunca yaz aylarının hayalini kuruyorum.
Son iki yıldır pek zengin giriyorum yeni yaşıma ve pek meşgul :) Gelen çağrıları kaçıyor, mesajlara hemen
yanıt veremiyorum. Ömürlük hediyelerim deyip bebeklerimi izleyip yaşlanmanın
keyfini çıkarıyorum ve biliyorum ki yaşlanmanın en güzel yanı onların
büyüdüklerini izlemek.
Hayatımı bebeklerden önce ve
sonra diye kesin olarak ayırmam mümkün. Ne önceki benin bugünle, ne bugünkü
benin bebeklerden öncesiyle alakası var. Günlük yaşantımdan, alışkanlıklarımdan, algıladıklarıma, mekânımdan, yanımdakilerden, gidenlerden, gelenlerden, korktuklarıma, dualarıma,
dileklerim kadar tüm hayatım değişti.
Çalışan bir anneyim, sabah 06:40
daki servisime koşarak biniyor, akşamları servisten inip koşarak miniklerime
koşarak kavuşuyorum; “Ayyyy annemmmm” diye peşime koşan Elif’im, bacaklarıma
sarılan yürütmeyen Emir’im; bana sarılan ve gelmeye çalışan kardeşlerini
ısırarak püskürtmeye çalışan Ömer’im karşılıyor beni. Anneme sarılıp öpmek
istesem yerlere yatıp ağlıyorlar, ama hangimizi kıskanıyorlar bilmiyoruz :) Sonrası onlar uyuyana kadar peşlerinde koşturuyorum. Uyuduklarında beşiklerine koyarken kokularını içime çekippppp, yeni gün için enerji topluyorum. Günler geçiyor, büyüyorlar, büyüyorum,
anneyim hem de üçüz annesi, zenginim, yorgunum. Minicik eller var ellerimde, hem de sihirli ama onların haberi yok :)
0 yorum:
Yorum Gönder