Pages

2 Ağustos 2012 Perşembe

Doğumumun Doğuşumuzun Hikayesi.. Ben Anne, Bebeklerim Dünya Yolcusu Olurken...


Geçmişe yönelik blog yazmak zormuş, hele ki 8 ay önceki hayatımın en özel gününe dönmek gerekirse. Taze taze yazmayı tercih ederdim ama o dönem bunun imkanı yoktu; hadi şimdi yazmaya başlamalıyım bakalım nasıl dökülecek elimden hikayemiz...

Hamileliğim "her an her şey olabilir" korkusuyla; hem çok uzun hem çok hızlı; bebeklerimin karnımı tekmeleyip anne biz buradayız dedikleri, içeride birbirleriyle tepişip yaşadığımız mücizeyi bana hatırlatmaları dışında tadını çıkaramadan geçti. Her ihtimali olan bu hamilelik; bebeklerin zamanında doğması, yaşaması, yaşayamaması, sağlıklarında sorun gibi  tüm olumlu ve olumsuz ihtimalleri barındırıyordu.Hani insan sevinsin mi delirsin mi  bilemeden dua ile gebelik haftasına hafta; gününe gün ekleyerek; evden doktor dışında çıkmadan sırt üstü yatarak geçen bir hamilelik. Sanki hiç hamile kalmamışım gibi özeniyorum sağlıkla, sorunsuz hamilelik geçiren anne adaylarına. Özendiğim hamile kıyafetlerim dolabımda hala giyilmeyi bekliyor. Ben evde en rahatından kıyafetlerle geçirdim hamileliği. 


İlk hamileliğimde bebeğimi 10. hafta kaybettim; hemde muayene esnasında hareket etmeyen bebeği görüp tokat gibi suratıma acı gerçek çarparak. Bebeği kaybettikten sonra bebek tebrikleri aldım, hayırlı olsun telefonları aldım. Bu süreci atlatmaya çalışırken birçok kişi ile konu ile ilgili konuşmak beni çok daha üzdü. Bu sebepten bir daha hamile kalırsam ilk 3 ay minimum kişi sayısı ile paylaşacağım demiştim. Bir de bunun üzerine üçüz hamilelik olunca hiççç kimse bilmesin bir kenarda yaşayayım dedim. Ama tabii öyle olmuyor; bin bir tembih ile paylaştığınız en yakınlarını bu güzel ve özel haberi, bin bir tembih ile yakınları ile paylaşıyor :)) Yani saklamak imkansız oldu. Ama en azından ilki kadar erken duyulmadı. Kimse bilmesin yorum yapmasın istiyordum, zaten kendi içimde bin bir düşünce ve sıkıntı ile geçirdiğim hamileliğim ile ilgili densiz yorumlar ve şakalar hiç çekilmiyordu.

18. haftama kadar çalışabildim. Ama ne çalışma ne çalışma sabah 8 de mesai başlayana kadar 6 defa kusarak. Gece 3 de başlayan kusmaların ardı arkası gelmiyordu. Öğle yemeği saatlerinde yemekhanede her türlü kokudan etkilenip aç gezerek 5,5 ayımı bitirdim. 

20. hafta itibariyle çalışmam yasaklandı be paşa paşa evde geçirdim. Annem , babam yazları memlekette geçirirler, evde olduğum bu dönemde annem gelene kadar kardeşim Aslı'cığım  geldi bizimle kaldı yardımcı oldu, bana baktı. Eylül ayında annem memleketten döndü ve artık bizimle kalmaya başladı. O gelince hamileliğimin en parlak dönemini yaşamaya başladım. Canımın çektiği yemekleri yapan, benimle dört dönen annem, hakkını ben ve pıtırcanlar nasıl ödeyeceğiz bilmem. 

Ekim ayında bebekler doğmadan önce evi boyatıp bebeklerden önce son tadilatları yapmaya karar verdik. O dönem annemlerde kaldım. Sonrasında ise doğum yapmaya karar verdiğim Medipol Hastanesi evime uzak olduğundan Kasım ayından sonra eşimle doğum olana kadar annemlerde kaldık. Sadece bebek odasının tamamlanması için evime bir kaç kez gidebildim. Günler annemin evinde günden güne büyüyerek, git gide ağırlaşarak, fiziksel sıkıntılar artıp, sadece doktor kontrollerinde dışarı çıkarak geçti. Bizler merak eden, moral vermek isteyen arkadaşlarımız gelip annemlerde gördüler, destek oldular. Bu arada sıkı bir beslenme listem vardı. Doktorum kilo konusunda çok hassastı, sadece bebekler için gerekli olan besinlerle beslendim kendime hiç kilo almadım. İlk zamanlar sadece karnımda top varmış gibi arkadan hiç belli olmuyordu hamileliğim, sonrasında önce kollar bacaklarda kocaman göbeğe dönüştü. Toplamda sadece 18,5 kilo ile hamileliğimi tamamladım.

İlk defa 33.haftamızda NST çekilmeye başlandı. Her bebek için 20 dakika toplam bir saat sırt üstü yatarak kocaman karın altında nefessiz kalarak fakat dünyanın en güzel sesini bebeklerimin kalp atış seslerini dinleyerek geçti. Zordu ama güzeldi. Tek bebeğe hamile olup pıtır pıtır inip çıkan şıkıdık elbiselerle çizmelerle gelen hamile anneleri görünce bir de kendi 45 numara ayaklarıma ve seçtiğim olabileceğim en rahat kıyafetlerin şıklığına bakıyordum :) Hastanedeki ebeler üçüz olduğunu duyup halimi görünce hep yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Hatta doğum yaptığımın ertesi günü toplanıp beni ziyarete geldiler :) yılın annesi seçmişler...

Doktor kontrolüne en son 3 aralık Cumartesi günü gittim. Ama nasıl karnım burnumda, nasıl ağırım, nasıl oturmak zor, nasıl... Hastane kalabalık NST sırası için tam 1 saat beklettiler. Hiç olmayan sancım oturdukca artmaya başladı. kötüleştim, NSt de de ağrılar görüldü. Açılma olmadığından evimize döndük. Doktorumuzla anestezi yönetimini konuştuk ben Epidural anestezi ile doğum istiyordum bebeklerin ilk anını göreyim diye. 12 Aralık gününe mutabık kaldık. Suite oda için rezervasyon yaptırdık, doğum fotoğrafçısına haber verdik. Ve günleri saymaya başladık. 

33 haftamız bittiğinden beri iyice ağırlaşmıştım, bebekler artık iyice aşağı indiler, kasıklarımda ağırlıklarını ve hareketlerini hissediyordum 20 dakikada bir tuvalete çıkar oldum. Hatta tuvaletten çıkamaz olmuştum. Belimden aşağısı ödem tuttu 45 numara ayaklar kocaman bacaklarım oldu, ödemler öyle ağrı vermeye başladı ki. Yatmalar kalkmalar çok zorlaştı. Pazar gecesi ağrılarım arttı ama normaldir çocuklar büyüdüler dedim endişe etmemeye çalıştım. Pazartesi günü karnım sertleşti. Çocukların hareketleri yavaşladı ama hiç hareketsiz olmadıklarından dedim büyüdüler yerleri kalmadı herhalde. Pazartesi akşam eşime dedim elini koydu yok hareket var dedi hadi endişeye vermedik. 06 Aralık Salı günü oldu. Karnımın şekli iki yana topaklı yamuk bir hal aldı. Kasıklarım çok ağrıyor. Hareketler de aynı yavaş. 3 e kadar bekledim. Eşimi aradım gel de bir kontrole gidelim diye. Bu arada doğum için 12 Aralık planladığımızdan hastaneye gidip anestezi vs işlemleri için kan vermemiz lazımdı.  4 gibi hastanede olduk. Ultrasona alındık çok şükür bebekler iyi ama alttan muayenede 1 cm açık çıktı. Doktorum " Sultan'cım seni hastaneye yatırıp, 12 Aralık'a kadarmüşehadeye alalım, bu arada ciğer geliştirici iğneyi de yapalım dedi. Ben doğumun başladığını, doğum yapacağımı anlamadım, fark edemedim. Tamam dedim, ne bilirdim bizimkiler gelme niyetine girmişler :)

 Odaya geçtik NST çekilmeye devam etti. Saat bu arada neredeyse 7 oldu ve bana bir sancı geldi ki belim ikiye ayrılıyor gibi, kasıklarımdaki ağrı şiddetlendi, bu zamana kadar hiç yaşamadığım bu ağrılar doğum sancılarıydı. Doktorumu çağırdılar hemen rahim ağzı iyice açılmış, bebeğin kafası sıkışmış hemen alacağız dedi. Oda başıma yıkıldı. 

Ağlıyorum da ağlıyorum doğmasınlar daha çok erken diye.  Hani sadece kontrol altında kalacaktım da 12 Aralık'ta doğacaklardı. Birkaç gün daha kalmaları için elimden ne gelse yapardım ama maalesef doğum vakti gelmiş. Doktorumuz "artık yapabilecek bir şey yok bebeğin hayatını tehlikeye atıyoruz" deyince yapacak bir şey olmadığını anladım. Ebeler moral veriyorlar 33+4 olmuşsun üçüz için gayet iyi bir zaman üzülme diye. Ne kadar zor durumdayım, onların sağlığı için doğmasınlar isterken, onların sağlığını tehlikeye atma durumu var.

Tolga'nın Top 10 diye isimlendirdiği; aklıma gelen ilk kişileri aradım hemen, network kuruldu, doğum haberi verildi.Ben doğuma girerken yavaş yavaş hastaneye yakınlarımız gelmeye başladı.  Aslı'mın (kardeşim) üniversitede sınav haftasıydı, aradım Aslıcık yarın sınavın var mı dedim, yok abla dedi, peki işin var mı dedim yok dedi sonrasında hiaaaaaaaaaa diye ağlayarak ben doğuma giriyorum gelll dedim. Yavrum alel acele Bursa terminaline ışınlanarak gece 12 gibi hastanede oldu. Aslıcık hepimiz seni seviyoruz. 

Bu arada doğum fotoğrafçısını aradık 8 de sezeryana giriyoruz yetişin diye, Nazan Hanım hemen yola çıktı yetişti bize. Ben sezaryan için hazırlanırken yavaş yavaş hastane dolmaya başladı. Ben epidural yaptırsam mı diye düşünüyordum, ama öyle acil alındık ki, öyle korkarak titreyerek  doğuma girdim ki hiç sorulmadı bile direk genel anestezi oldum. Zaten o durumda epidural yapalım deseler ben yalvarırdım genel olsun diye. Çenelerim birbirine vura vura, korkudan ağlaya ağlaya, aklıma ne gelirse okuya okuya ameliyathanede son hızla yapılan hazırlıkları izledim. Narkoz sonrası uyanacağım yeni hayatımda minik bebeklerimin hepsinin benimle  sağlıkla, hayal ettiğimiz, dilediğimiz, dua ettiğimiz gibi beraber olalım diye dualar ettim..


Ve derin uykumdan uzaktan gelen yüksek bir erkek sesi ile uyandım; "nefes al nefes al" niye ki ben derdeyim; aa doğuma giriyordum en son, ama çok canım yanıyor acıdan nefes alamıyorum ki, karnım, karnım çok acıyor, nefes almak çok zor  hala korkuyorum çenelerim birbirine vuruyor. 

Hayatımda hiç bu kadar canımın yandığını acı duyduğumu hatırlamıyorum. Karnımda tarif edemeyeceğim kadar derim bir acı, acıdan nefesim kesiliyor  Konuşmak çok zor ama anneliğimin ilk anlarında "Bebeklerim nerede" "kuvöze girdiler mi" diye dökülüyor kelimeler ağzımdan. Kuvöze girmişler, yalnızlar orda, ... Bensiz ne yapıyorlar acaba...

Hepsinin iyi olduğunu söylediler ve bebeklerim 33+4 de:
1. Numara Ömer Eymen – 2320 gr    -  06 Aralık 20:18
2. Numara Elif  Tanem -   2280 gr    -  06 Aralık 20:19
3. Numara  Emir  Mert -  1750         -  06 Aralık 20:20 gr doğdular.


Saat 22:30 gibi beni odama çıkarabildiler. O acıdan rengim bembeyazdı. Odada herkes beni bekliyordu. Annem babam, abim, dayımlar, teyzemler, Selvi, Menşure Teyze, Duygu, Emine, İpek, Altuğ-Yeliz, Uğur-Kadriye Şirin-Serdar, Ayfer Teyzem, Gökhan-Şeyma, Nejla Teyze- Ali Amca, Seyhan. Herkes mutlu, yoğun bakıma girerken bebekleri kapıda görebilmişler. Selvi ağlayarak "Sultan çok güzeller çokk" diyor. Ben yarı kendimde yarı baygın.  Ohh diyorum çok şükür güzeller :) 

O gece sabaha kadar gözlerimi kırpmadım. 2 kat aşağıda yoğun bakım denen odada hemşireler tarafından yoğun bakımları yapılan 3 tane minik bebek vardı artık henüz annesinin kollarına gelip kokusunu alamamış.. Annesi nasıl uyusun daha seslerini bile duyamadan... Bende girdim facebooka duyurdum sosyal medyaya:

"Minik üçüzlerimiz Ömer & Elif & Emir bugün dünyaya gözlerini actılar. Bu mutlu haberi siz dostlarimizla paylaşıyoruz. Koşuyolu, Medipol Hastanesindeyiz."

Anneydim artık ben ciğeri üçe bölünmüş, bebeklerine  günlerce yoğun bakımda cam kenarlarından bakıp, kokularını içine çekmek için bekleyecek olan...
Bebeklerimle kavuşma anımız ve yoğun bakım dönemimiz bir sonraki yazıda ...

Üçüz Annesinin Önerisi:
  • En geç 29 , 30 hafta itibariyle çantanız ve siz hazır bir şekilde bekleyin :)
  • Doğuma  acil girmeniz halinde kimlere haber vereceksiniz önceden belirleyip yakınlarınıza liste verin :)
  • "Hastane çantası" yazımda belirttiğim çantanızda olması gerekenler kontrol edin

7 yorum:

mom of twins dedi ki...

dedim ya AYNI şeyleri hissetmişsiz,yaşamışız. sanki kendi yazmış oldugüm bir blok varda onu okuyorum şuan, tüylerim ürpererek ..

mom of twins dedi ki...

benim kızlarımda 33 +4 te dünyaya geldi,ben de "daha çok erken" diye ağlaya ağlaya hazırlandım doğuma ve eşimin adı da Tolga :)

Ömer Elif Emirin Annesi dedi ki...

Esin Hanım yorumlarınıza ve bu kadar tesadüfe çok şaşırdım bence paylaşcak daha çok şey vardır bana anasayfadan mail atarsanız iletişime geçelim :)
sevgiler

Adsız dedi ki...

Bende ucuz hamileyim sizin paylastiklariniz dan cok faydalaniyorum.sizinle tanismak en azindan telefon ile gorusmek col isterim:)

Ömer Elif Emirin Annesi dedi ki...

Elif Hanım;
caniminucu@gmail.com a mail atarsanız seve seve ararım sizi.
Selamlar.

gamze dedi ki...

ben 9+4 haftalık üçüzlerime hamileyim yazdıklarınızı gözyaşlarımı sile sile okuyorum Rabbim inşallah banada o günleri gösterir sağlıkla gelir bebişlerim onları sadece ben değil 6 yaşındaki oğlumda merakla bekliyor :)

Unknown dedi ki...

Oyy oy okuyorumda yazdıklarınızı yüzüm gözüm şişti ağlamaktan.bende spontan üç uzlerime hamileyim 21+2olduk tek yumurta bebekler oyüzden birsürü risk var inşallah sağ salim kucagimiza alacagiz kizlarimizi. Maşallah kocaman olmuş bebekleriniz artık umarım o günleri görürüm bende.erken doğum riski deyip deyip geriyorlar doktorlardanda sıkıldım artık allahim yardım etsin